12 Haziran'da babamlar beni yurttan eşyalarımla aldığı zaman onlara bir şey söylemiştim: Bu yaz tatili çok zor geçebilir her şeye hazırlıklı olun... Yani bu sadece ihtimaldi ama bu derece olacağını cidden tahmin edemezdim. Belki her şey ilk tercihte son bulsaydı böyle olmazdı. Denize gitmek dışında tatil yapamadım. Piyasada beklenecek ne varsa onun sonucunu bekledim, yurt hariç tabi. Ona başvuramadım ek yerleştirme olduğu için daha başvurunun ne zaman başlayacağı belli değil. Bir de onun stresini çekemeyecektim, şükür ki kalacak yerim var.
Bu yaz bilmem kaç yıl büyüdüm ben. Gerçekten kaç yıl bilmiyorum... Ne bileyim yalnız kaldım, ciğerlerim sökülene kadar ağladım, kabuslarla uyudum uyandım, evden dışarı hiç çıkmadım, yazın yaparım dediğim ne varsa ya hiç yapmadım ya da yarım bıraktım... Yani bu yaz benim ağzıma sıçtı! 18 yaşında geçirdiğim yaz tatilim olmadı, başa alsak ya... Tüm hayallerimi, planlarımı gerçekleştirsem falan... Ha en çok yaptığım şey uyumak oldu yapacak bir işim olmadığından.
Şimdiyse sonuçlar açıklandı, ben iki hafta bile olmadan gideceğim, haftaya cuma oradayım işte.
Şimdi düşünüyorum ben ilkokulu da çok özlüyorum :) Çocuktuk ya teneffüste toplanır oyun kurardık. Bir arkadaşım sakızı çok seviyor diye hep sakız alırdım, öğle araları limonlu soda içerdik. Bak hep yenilip içilen şeyler aklıma geliyor :) Boğa burcuyum anacım ne yapayım mutluluğum, her bir şeyim boğazımdan geçiyor. Küsünce bana çikolata alsan barışırım :))
O zaman da lise için böyleydim ama nasıl desem farklıydı, küçüktüm işte. Ben büyüdüm, sorunlarım, dertlerim büyüdü. Hayat daha zor sanki, o zamanları hatırlıyorum da ilk geceden 40 yıllık dost gibi olmuştuk. Okulun ilk günü herkes birbirine yabancıyken biz sıkı fıkıydık. Keşke şimdi de öyle olsa her şey güzel olsa... Lisede okul yeni açıldığı için 60 kişiciktik, okulumuz küçüktü, herkes birbirini tanırdı. bir araba görsek kim diye bakardık, yabancıya alışkın olmadığımızdan sonuçta okul tarlalarla çevrili :)
Babaannemi kaybettikten sonra çok kötü günler geçirdim, aklım başımda olarak ilk defa bir sevdiğimi kaybetmiştim, adaşım ölmüştü... Baş ağrısı migren gibi tutuyordu kafayı yiyecek gibi oluyordum. Bir kere tansiyonum fırladı falan, okulda adım sulugöze çıkmıştı ki öyle dediklerini ben kendi kulaklarımla da duyuyordum. Sonra bu imaj adını gülen kız olarak değiştirdi çünkü o ağrılarla krizlerle yaşamayı, kontrol etmeyi öğrendim. Kimse anlamasın diye oturur beklerdim normale dönmeyi, tuvalete saklanırdım bazen. Hepsini geride bıraktım, okul müdürümü müdür yardımcımı oradaki ailem gibi çok sevdim... Sadece bitsin istemezdim, sonları hiç sevmem okulun sonunu, çiğ köftenin sonunu...
Daha da büyüdüm, büyüdük başka bir maceraya doğru yaklaşıyoruz. inşallah benim durumumda olan herkes için de hayırlısı olur. Kendimi alıştırmaya çalışıyorum ne yapayım, her insan mutlu olmayı hak ediyor diye düşünüyorum.
Ya o değil de bekarlık sultanlıktır diyen, evlenip ne yapayım, evlilik bana göre değil diyen herkes yani tüm idollerim evleniyor. Bu nasıl iş lan, yani ben onlara bakıp örnek alıyordum, güveniyordum şimdi pat pat evleniyorlar. Bu yaz en çok olan şey düğün anasını satayım. Her gece müzik sesinden uyuyamıyorum. Bir de onlara küfür ediyorum ne var yani evlenecek. Benim için gelin arabası değil cenaze arabası o süsledikleri. Değer mi ulen... Ya da ben yalnızlığa alıştığımdan bana fazla geliyor insanlar, az insan çok huzur be!
Hayatta isteyip de yapamadığım şeylerden biri şu zamanı geri almak. Ha öyle bir şansımız olsa mesela diyeceğim ki 3 ay alayım yazımı yaşayayım. Ama sonra liseyi özleyip yine geri almak isterim... Yok şu zaman bu zaman derken işin bokunu çıkarırım.
Ben ilk doğduğumda ağlamamışım suyun içinde çok kaldığımdan ölü doğdum sanmışlar. O zamana dönüp hiç ağlamamayı isterdim, çünkü o zaman verdik hayat boyu ağlayacağımızın sinyallerini.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder