Bugün var ya bir an' yeter lan istemiyorum okumak' diye çekip gidecek kadar oldum. Saatlerce ayakta durdum, oradan oraya koştum, aradığım binayı bulamadım... Zaten bir gör, Muğla'nın yarısını üniversite yapmışlar hayvan gibi kocaman ya :))
Sabah 10'da çıktık bu arada uykusuz gittim yani. 12 gibi Muğla'daydık.
Vesikalık fotoğraf denen o lanet şey eksik. Bir fotoğrafçı bulduk, ben zaten kasıyorum. Hayatta en çok nefret ettiğim şeylerden biri vesikalık çekilmek. Adam da bir suratsız sanki fotoğraf çekmeyecek de ameliyat yapacak öyle ciddi. Bir iki poz çekti, onca ışık gözüme hücum edince yine bok gibi çıktım tabi. Sıcak hava, bir de uykusuzum. Alıp o kamerayı 'al sana fotoğraf' diye flaşını gözünde patlatasım geldi adamın, domuz suratlı şey. Oradan çıktık İnternet cafeye, yazıcıdan çıkarılacak belgeler var. Onu da çıkarıp üniversiteye gittik. Eğitim fakültesinin önünde stand açmışlar yurt tanıtımı için. Biz inince kapalı bir bayan bize doğru geldi, bir güler yüzlü, sıcak kanlı... Böyle konuşkan bir insan bizi karşıladı. Orada söylememe gerek yok diyanet vakfına bağlıymış yurt. Önce kayıt yaptıralım üniversiteye dedik gittik öğrenci işlerine. Belgeleri verdik o lanet bilgi formunu doldurup çıktısını vermemiz lazımmış. Benim haberim yok öyle bir şeyde yazmıyordu gereken belgeler arasında. Kadın git bilmem nerede doldur dedi. Sistem kabul etmiyor tekrar aynı kadına söyledim açmıyor diye. O bir yerleri aradı birazdan dene diye beni yolladı. Yine form için çıktı alınacak yere gittim. Oradaki adam çok tatlı, gelen herkese hocam diyor. Bunu eğitim fakültesi olmasına bağlıyorum :) Denedik açıldı, doldurduk kaydet deyince tüm bilgiler kayboldu. Hay lanet olsun orada ayakta dolduruyorum zaten bilgisayarda, o sıçtığım ev adresimi en az 10 kere daha yazdıktan sonra isyan edecek hale geldim. Tekrar yaptım ama kayboldu diye ağlayacaktım kadına resmen gide gele çürüdüm yani. Herhalde insafa mı geldi ne yaptıysa onunla beraber doldurduk ve kaydımı yaptı şükür.
Daha sonra 3. kata çıkın bilmem kim hoca ders kaydınızı yapacak diye yolladı. Adamın adını da anlamadım ya neyse, çıkıp sordum yabancı diller yüksek okuluna git hazırlık için dedi. Bu kez de beni bilmediğim bir kara deliğe yolladılar. Zaten o ilk kadını alıp kafasını bütün fakültelerin duvarına sürtecektim. Arabayla gidip binayı aramaya başladık ama yok. Geliyoruz, çıkıyoruz, geçiyoruz o bina yok yok yok... Kaybolmaya kalksam her yer orman yani. İki tane cıfır geçiyordu onlara sordum tarif ettiler ve sonunda bulduk. Çok cici aslında her yerde yabancı dille ilgili şeyler. İki tane nemrut suratlı kadının yanına ders kaydı değil hazırlık için seviye tespit sınavına kaydolacakmışım. Yine bir ton belge verdiler al doldur diye. Aynı şeyleri yazarken tüm kimlik bilgilerime ve bana yanlış yeri tarif eden kadına saygılarımı iletiyordum. Hayır oradaki kadının biri bir suratsız ne desen carlıyor. İnşallah 5 yıllık eğitim hayatım boyunca o karıyla karşılaşmayız. Ben formları doldururken bir çocuk geldi benimle aynı sebepten. İngilizce öğretmenliğini kazanmış... Senden saklamayayım çok tuhaf hissettim lan. Ben napıyorum dedim çünkü ilk hedefim İngilizce öğretmenliğiydi...
O işi de halledip çıktık binadan, çıktık ama bitti mi manyak mısın tabi ki bitmedi. oğlum ben nerede kalacağım???
Kyk' ya gittik, göbekli, suratsız, hayattan bezmiş bir amcaya sorduk başvuru ne zaman belli değil ne zaman sonuçlanacak belli değil. 1000 kişi yedekte dedi, o an dedim zaten 'bırak kızım sana kyk yook'.
Diyanet vakfı yurdunun görevlisi bayana gittik, oturduk, anlattı. Kadın bir anlattı benim öyle içime sindi ki babamların da aynı şekilde. Fotoğraflarını gösterdi çok hoş bir yer, tatil köyünü yurda çevirmişler.
Kaybola kaybola yurdu bulduk bak bu söyleyeceğimle sakın dalga geçme fena yaparım ama yurdun manzarası mezarlık! Bildiğin karşısında mezarlık var ya, arkası orman. Evet deniz manzarası beklerken mezarlığa bakan bir yurdum hiç olmamıştı :) Manzara kısmını geç yurt çok güzel yakıyo yani. Bir site düşün içindeki apartmanlar yurt. Önce içini gezdik odalara baktık çok ferah, çok samimi bir ortam. Kaydımızı yaptırdık kyk' dan bize ekmek çıkmayacak belli orası.
O işimiz de bitti ama ben de bittim. Böyle bir gör ki halimi üstümden tır geçti mübarek adım atacak halim yok. Ama var ya dönüş daha çabuk geçti öküz gibi de acıktık zaten tansiyonum nasıl düştüyse dizlerim falan tutmuyor, titriyorum yürürken.
Yemek yedik sanki yıllardır yemek yememişim gibi :) Kalan yolu da telefonda okey oynayarak geçirdim.
7 Eylül'de hazırlık için seviye tespit sınavı olacak ve 14 eylülde okul açılıyor.
Ya ben orada kaybolurum, üniversite çok büyük. Kaç km yürüdüm bilmiyorum ama bir yurdum var en azından ona seviniyorum ayrıca çok cici yurdum :) Parası baya acıttı ama yapacak bir şey yok onun için.
Bugün fotoğrafçıdan bilmem neciye kadar gördüğüm tek güler yüzlü insan yurt için görüştüklerimiz oldu. Geri kalanı al koy kazana, ver odunu lan.
Düşünüyorum da bir yıl daha oturup İngilizce çalışmayı göze alamadım ne bileyim soğudum da biraz. Belki kaderim Almancadır. İngilizceden sonra bana kapı açacak olan, hayırlısı odur. Yaparım, yapabilirim, yapmak zorundayım, çok çalışacağım. Sonunun İngilizce' deki gibi olmasını istemiyorum. Beni mutlu edecek olan yeni bir dildir. Gerçi biliyorum yine Almancayı 4 yıl gördük ama İngilizce kadar bilmiyorum tabi.
Allah'ım ne olur oda arkadaşım düzgün çıksın, psikopat çıkmasın.Ay her şey çözüldü de oda arkadaşı kaldı dimi safım işte saf...
Gece pencere açmaya korkarım ben ya karşıda mezarlık var puff.
Ya ben bu işten vaz mı geçsem. Şehir büyük, üniversite büyük... Kaç yıl sonra alışabilirim acaba.
He fotoğraftaki de yurdum oluyor :)
Böyle bir boşluk hissediyorum içimde, bu yıl lisenin bitmesinin verdiği boşluk, bilmediğim karışık bir yere gidecek olmamın verdiği boşluk nasıl dolacak acaba ...?